Yine en sevdiğim yerdeyim. Bir yaz akşamı, yanımda kapağını sevdiğim yazı defterim,güzel yazan bir kalem, içine alıp seni uzaklara götürecek türden bir müzik, hafif bir serinlik ve o eşsiz gece sessizliği..
Ne edebiyat parçalanırdı şurada! Lakin bugün derdimiz daha farklı.
Gelelim sadede.
Belki uzun zamandır farkında olduğun belkide henüz fark etmediğin bir konu hakkında seninle konuşmak istiyorum. Neden böyle olduk, bilmiyorum. Ama birbirimizden nefret eder bir haldeyiz.
"Bu ne demek?" dediğini duyar gibiyim.
Demek istediğim birbirimize saygımız yok,tahammülümüz hiç yok, sevgiden zaten bahsetmiyorum. Birbirimizi çekemiyoruz dahi.
Yine de en önemlisi "saygı". Ne küçüğün büyüğe, ne büyüğün küçüğe ne de yaşıtın yaşıta saygısı yok.
Mesela bir toplu taşıma aracına bindiniz. Etrafınıza bir bakın. Herkes birbirinden o kadar rahatsız ki. Hatta bu durum topluluk olan herhangi bir yerde kimi zaman oturduğumuz apartmanda dahi böyle.
Ne ara bu kadar soğuduk birbirimizden? Neden birbirimize bir selamı fazla görür olduk? Neden birbirimize hiç saygımız kalmadı? Neden en ufak yanlış anlaşılmada bile nefret kusuyoruz birbirimize?
Ben herhangi birini suçlamıyorum. Çünkü buna neden olan benim, sensin, biziz..
Halbuki tek iken çöldeki bir kum tanesinden farklı mıyız ki? Birbirimiz olmadan yaşamayız bile. Bizim birbirimize ihtiyacımız var. Hadi tek yaşadık diyelim, bu ne kadar zevk verirdi ki?
Demem o ki sırf tanımıyoruz (yabancı) diye hor görmeyelim birbirimizi. Biz ayakta duramayan yaşlı amcaya yer verdiğimiz sürece veya yaşlı bir kadının poşetlerini taşıdığımızda artarız. Üstelik bunu hiçbir beklenti sunmadan yaptığımızda insanız.
Aslında anahtar kelime bu, insanlık.. İnsanlığın ceplerinde kimimize ağır gelen ama olmazsa olmaz değerler var. Vicdan, merhamet, sabır, hürmet, sevgi.. Bazıları eksik olduğundan yok oluyoruz.
Ne diyorduk?
Biz birlikte güzeliz. Biz birlikte ilerleyebiliriz. Bunun içinde bir miktar saygı ve bir miktar insanlığa ihtiyacımız var. Ben biliyorum ki kalbimizde bu duygulardan çokça var ve ben yine biliyorum ki bazı şeyleri değiştirebiliriz. Ancak ve ancak birlikte olursak.
Ben varım, peki ya sen?
Ne edebiyat parçalanırdı şurada! Lakin bugün derdimiz daha farklı.
Gelelim sadede.
Belki uzun zamandır farkında olduğun belkide henüz fark etmediğin bir konu hakkında seninle konuşmak istiyorum. Neden böyle olduk, bilmiyorum. Ama birbirimizden nefret eder bir haldeyiz.
"Bu ne demek?" dediğini duyar gibiyim.
Demek istediğim birbirimize saygımız yok,tahammülümüz hiç yok, sevgiden zaten bahsetmiyorum. Birbirimizi çekemiyoruz dahi.
Yine de en önemlisi "saygı". Ne küçüğün büyüğe, ne büyüğün küçüğe ne de yaşıtın yaşıta saygısı yok.
Mesela bir toplu taşıma aracına bindiniz. Etrafınıza bir bakın. Herkes birbirinden o kadar rahatsız ki. Hatta bu durum topluluk olan herhangi bir yerde kimi zaman oturduğumuz apartmanda dahi böyle.
Ne ara bu kadar soğuduk birbirimizden? Neden birbirimize bir selamı fazla görür olduk? Neden birbirimize hiç saygımız kalmadı? Neden en ufak yanlış anlaşılmada bile nefret kusuyoruz birbirimize?
Ben herhangi birini suçlamıyorum. Çünkü buna neden olan benim, sensin, biziz..
Halbuki tek iken çöldeki bir kum tanesinden farklı mıyız ki? Birbirimiz olmadan yaşamayız bile. Bizim birbirimize ihtiyacımız var. Hadi tek yaşadık diyelim, bu ne kadar zevk verirdi ki?
Demem o ki sırf tanımıyoruz (yabancı) diye hor görmeyelim birbirimizi. Biz ayakta duramayan yaşlı amcaya yer verdiğimiz sürece veya yaşlı bir kadının poşetlerini taşıdığımızda artarız. Üstelik bunu hiçbir beklenti sunmadan yaptığımızda insanız.
Aslında anahtar kelime bu, insanlık.. İnsanlığın ceplerinde kimimize ağır gelen ama olmazsa olmaz değerler var. Vicdan, merhamet, sabır, hürmet, sevgi.. Bazıları eksik olduğundan yok oluyoruz.
Ne diyorduk?
Biz birlikte güzeliz. Biz birlikte ilerleyebiliriz. Bunun içinde bir miktar saygı ve bir miktar insanlığa ihtiyacımız var. Ben biliyorum ki kalbimizde bu duygulardan çokça var ve ben yine biliyorum ki bazı şeyleri değiştirebiliriz. Ancak ve ancak birlikte olursak.
Ben varım, peki ya sen?
Yorumlar
Yorum Gönder